İnsanların sıkça sorduğu sorulardan biri şudur: “Dünyada neden bu kadar çok kötülük var?” Kutsal Kitap bu soruyu yanıtlar. Gerçekten dünya olması gerektiği durumda değildir; çünkü insan Tanrı’ya başkaldırıp günah işledi, günahın hem kendisini hem de tüm yeryüzünü etkilemesine neden oldu (Ef. 2:1-3). Tanrı dünyayı mükemmel olarak yarattı, fakat günah insanın hem insanla hem de Tanrı’yla ilişkisini alt üst etti; öyle ki, bunun yol açtığı boşluk ve bozukluk her alanda hissedilmektedir. Aden bahçesindeki Adem ve Havva, Tanrı gibi olma ve kendi başlarına buyruk olma ayartısına yenilerek günah işlemişti. Bu öykünün anlatıldığı Yaratılış Kitabı’nın 3. bölümü günahın bu ilk adımlarını doğuran soruyu barındırır: Doğru olanın ne olduğuna karar verecek olan kimdir, “ben” mi “Tanrı” mı? İnsan bu noktada “ben”i seçerek, iyi olan her şeyin ve bilgeliğin kaynağı Tanrı’yı reddetmiştir; bunun etkileri çağlar boyu sürmekte ve kendini tekrar etmektedir. Günah, ruhsal bir hastalık gibi her insanın içine işlemiştir. Her insan dünyaya günahkâr olarak doğar ve bundan ötürü her insan günahlı olduğu için adil ve kutsal olan Tanrı’nın gazabını ve yargılanmayı hak etmiş bulunmaktadır.

Günah sadece eylemlerle ortaya çıkmaz, asıl günah insanın içindedir. Yürekte yeşeren kötü arzular eyleme dönüşmeden önce de günahtır (ayrıca bkz. Makale: Doğruluk). Kutsal Kitap’ta günah için on iki farklı sözcük (Grekçe’de ve İbranice’de) kullanılır. Bu kadar farklı biçimlerde tanımlanması, günahın ne kadar ciddi bir eylem olduğunu, insanın ne kadar çeşitli şekillerde günah işleyebileceğini ve günahın insanı ve dünyayı nasıl etkilediğini gözler önüne serer. İçimizde var olan bu günahın kendini belli ettiği bazı şekiller imansızlık, putperestlik, sevgisizlik, ahlâksızlık, bencillik, başkaldırma ve gerçeği çarpıtmadır (Rom. 1:18-32). Ayrıca, sık sık iyi bir şeyin yanlış yolla (örn. aşırı ölçüde, yanlış amaçla) kullanılmasıyla ortaya çıkar, zira günah yürekte başlar. Günahın özünde, insanın “Tanrı’nın benzeyişinde” yaratıldığını kabul etmeyip Tanrı gibi bağımsız olmak istemesi vardır. Günah her insanın iç varlığını, aklını ve yüreğini etkiler. Aslında beden, akıl ve yürek Tanrı’ya tapınma araçları olmak üzere yaratılmıştır; ama insan günahlı doğasından ötürü bunları günah işlemek için kullanmaktadır (Yar. 6:5; Yer. 3:22; 17:9; Rom. 1:18-32). Günah insanın hayatına öyle bir şekilde işler ki, insanı köleleştirir ve yozlaştırır, ilişkileri bozar, hayatları mahveder. Günahın en korkunç sonucu, insanın Tanrı’nın öfkesine ve yargısına maruz kalmasıdır.

Peki, insanın hayatını mahveden, dünyadaki tüm kötülüklerin kaynağı olan günah sorununun çözümü nedir? Günahın tek çözümü bu günahlı yaşamın “ölmesi” ve yerini “yeni hayat”ın almasıdır (Rom. 5:12-21). Tanrı insanla tarih boyunca yaptığı antlaşmalar aracılığıyla, günahın ne olduğunu ve sonuçlarını açıklamıştır (Rom. 7:7-25). Tanrı’nın Sözü sayesinde insan günah konusunda cahil bırakılmamıştır. Ancak birtakım dinsel eylemler gerçekleştirmekle günahın getirdiği sonsuz mahkûmiyetten kurtulmak da mümkün değildir. İnsan sadece, Tanrı’nın başlangıçtan beri tasarladığı ve tüm tarihi buna göre şekillendirdiği kurtuluş müjdesinin gücüyle günaha tutsaklıktan özgür olabilir (bkz. Kurtuluş) ve insanın günahtan ötürü üzerine aldığı yargı ancak İsa Mesih’in çarmıhta kendini günahlı insan yerine kurban ederek akıttığı kanı aracılığıyla kalkar (Rom. 5:12-21).

Günahın ne anlama geldiğinin anlaşılması öyle hayati bir konudur ki bu tam olarak anlaşılmadığı sürece, İsa Mesih’in müjdesi “iyi haber” olarak değil, gereksiz ve ihtiyaç duyulmayan bir olay olarak algılanır. Birey, ne kadar iyilik yaparsa yapsın hiçbir şekilde günahsız olmadığını dürüstçe kabul edip günahlılığının bedelini kurbanlar keserek veya iyilikler yaparak hatta kendi canını bile vererek telafi etmesinin mümkün olmadığını (çünkü günahın bedelini günahlı bir can ödeyemez) gördükten sonra, Tanrı’nın lütufla sağladığı kusursuz kurban (çünkü hiçbir şekilde günah işlememiştir) İsa Mesih’in çarmıhta “benim yerime” ölmesine, böylelikle günahların bağışının mümkün kılınmasına aslında ne kadar ihtiyacı olduğunu anlayabilecektir ki bu da Kutsal Ruh’un kişinin yüreğinin bu konuda aydınlanmasına yardımcı olmasıyla mümkündür. Böylelikle kişi kendi günahlılığını fark edip İsa Mesih’in çarmıhta tam da bu amaç uğruna kendini feda ettiğine iman ederek günahın mahkûmiyetinden ve günaha tutsaklıktan kurtulabilir (Yu. 16:7-11; Gal. 5:19-21).

Kutsal Kitap ayetleri bibleserver.com web sitesinde yeni bir pencerede açılacaktır.

Kaynak: Açıklamalı Kutsal Kitap. (İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 2010) s. 12.

Telif Hakları © 2010 Yeni Yaşam Yayınları. İzin ile kullanılmıştır.