Yargı kavramı, basitçe, bir şeyin belirli ölçütlere göre değerlendirilmesi anlamına gelir. Kutsal Kitap’taki ölçütler her zaman Tanrı’nın nitelikleri ve (veya) tasarısıdır. Tanrı kutsal, adil ve doğru olduğu için kötülüğün her türlüsüne karşıdır ve tepkisiz kalmaz (Yar. 18:25; Yas. 32:4; Mez. 97:2). Birçok inanışa göre putların veya tanrıların değişkenlik göstermesi olası iken, Kutsal Kitap’ta kendini açıklamış olan Tanrı’nın, tüm sıfatları uyarınca, kötülüğe gösterdiği tepkiler tutarlıdır. Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın, bazen yapılan kötülüğün sonuçları olarak bazen de tövbeye yöneltme amacıyla terbiye ederek yargısını gösterdiği (bireyleri veya halkın tamamını cezalandırdığı) görülür. Yargı (ceza), doğru olan ile kötü olan arasındaki farkı ortaya koyar, tövbeye yöneltmeyi amaçlar, doğruluğun ardınca gidenleri cesaretlendirir ve bundan sapanları uyararak terbiye eder; kötü eylemde bulunmanın sonuçlarını gözler önüne serer. Kutsal Kitap’ta yargının Üçlübirlik içinde hem Baba Tanrı hem de Oğul Tanrı tarafından gerçekleştirildiği görülür (Yu. 5:22-29). Tanrı’nın en büyük yargı eylemi, İsa Mesih’in tüm insanlığın günahının cezasını ödemek için çarmıhta ölmesine karar vermesidir (Yu. 12:31; 16:11; Rom. 3:24-27; 2Ko. 5:18-21). Yargı, yaratmak, yaratılışın sürmesini sağlamak, korumak, kurtarmak gibi unsurlarla birlikte Tanrı’nın hükümranlığının önemli bir parçasıdır; bundan ötürü hiç kimse Tanrı’nın yargısından kaçamaz.

Tanrısal Yargının Nedeni

“Çünkü herkes günah işledi” (Rom. 3:23; krş. Yar. 6:5). Tanrı yargısı ve ilahi cezanın gerekliliği, insanın ilk günahı işlemesiyle ortaya çıkmıştır (Yar. 3:14-24). Bu ilk günahtan ötürü yaşayan her canlı için ölüm, kaçınılmaz bir son olmuştur; çünkü “günahın ücreti ölümdür” (Rom. 6:23; Yak. 1:17). Böylelikle her insan hem bedensel hem de ruhsal ölüme mahkûm olarak doğar (bkz. Ölüm). Günahtan ötürü yeryüzünde ölümün söz konusu olması, Tanrı’nın kötülüğe karşı Kutsal Kitap’ta aktarılan ilk tepkisidir. Bu ilk yargı, tüm canlıları yeni yer ve yeni gök kurulana dek etkileyecek ve geçerliliğini koruyacaktır (bkz. yeni yer ve gök, Va. 21–22. bölümler). Doğru olsun kötü olsun, tüm insanların yaşamda çektiği sıkıntıların birçoğunun kaynağı bu genel yargıdır (insanın, emeğinin, toprağın lanetlenmesi, Yar. 3:14-19; Vaiz Kitabı; Rom. 8:18-22). Tanrı, yarattıklarını sonsuza dek bu yargı altında yaşatmayacak kadar merhametli olduğundan dolayı, bilinen yaşamın süresini sınırlandırmıştır ve insanı bu yargının getireceği mahkûmiyetten kurtaracak yolu sağlamıştır (bkz. aşağıda, “Büyük Yargı Günü ve İnsanlığın Yargılanması”).

Yargının Görülme Şekilleri

Kutsal Kitap’ta, Tanrı’nın insanları yargılarken çoğunlukla doğa olaylarını, zaman zaman da insanları birbirlerine karşı yargı aracı olarak kullandığı görülür (örn. Nuh tufanı ve Tanrı’nın ulusları birbirine karşı yargı aracı olarak kullanması, Yar. 6; 7; 8. bölümler; Yşa. 8. bölüm; Hez. 21. bölüm; Hab. 1. bölüm). Bireyleri tek tek kendi yaptıklarından ötürü yargıladığı gibi, ulus olarak kötülüğün yaygın ve sürekli hale geldiği durumlarda da topyekûn yargılama yoluna gider. Ancak yaşanan her doğal felaket Tanrı’nın bir yargısı olarak görülemeyeceği gibi, insanın başına gelen her kötü olay da Tanrı’nın yargısı sonucu değildir (örn. Yu. 9. bölüm; bkz. Sıkıntılar ve Acılarla İlgili Öğreti; Ceza ve Ödülle İlgili Öğreti). İnsanları tövbeye yöneltmek üzere yapılan yargılamalar, çoğunlukla şiddetini gittikçe artıran kademeler halinde görülür (örn. Va. 6; 7; 8; 9; 10; 11; 12; 13; 14; 15; 16; 17; 18; 19. bölümler).

Tanrı’nın Yargısı Neden Keskin Biçimde Görülmüyor?

Dünyada her kötülük edenin anında cezalandırılmadığı görülür. Bundan ötürü Tanrı’nın adaletinden ve yargısının gerçekliğinden şüphe duyulur. Kutsal Kitap’ta kötünün eninde sonunda cezalandırıldığı veya Tanrı’nın bereketlerinden yoksun kaldığı görülür; ancak, günahtan ötürü yaratılışın bir yönden amaçsızlığa terk edilmiş olduğu gerçeği de vurgulanır (bkz. Rom. 8:18-22). Kötüler kötülük etmeye, iyiler de eziyet görmeye devam edecektir. Aslında kötülerin daha çok günah işlemeleri de Tanrı’nın gazabının bir parçasıdır, çünkü yaratılış bir şekilde amaçsızlığa teslim edilmiştir (“gazap”, bazı ayetlerde “terk edilmek” ile ilişkili olarak ele alınmıştır; Rom. 1:18-32). İnsana düşen, Tanrı’nın her durumda etkin ve güvenilir olduğuna ve eninde sonunda görülecek olan adaletine güvenmek, her zaman doğruluğun ardınca gitmeyi sürdürmeyi amaçlamaktır. Ayrıca imanlının Tanrı’nın, iyiye olduğu gibi kötü olana da ölene dek lütuf yolunun açık olduğunu bilip keskin yargılara varmaktan kaçınıp herkes için dua ve yakarışta bulunmayı sürdürmesi hikmetli bir tutum olacaktır. Her tür öç Tanrı’ya bırakılmalıdır (Rom. 12:19), ancak Tanrı’nın adaletinin yeryüzünde yerini bulması için de dua edilebilir.

Tanrı’nın Halkının Yargılanması

Tanrı’nın halkı, Kutsal Kitap’ın “doğru kişi” olarak tanımladığı herkestir (bkz. “doğru kişi”, Mat. 1:19); ancak özel olarak, Tanrı’nın kendine bir halk oluşturmak üzere seçtiği İbrahim, İshak ve Yakup’un soyundan gelenler (İsrailoğulları), Tanrı’nın antlaşma yaptığı ve bu antlaşmaya bağlı olan halktır. Tanrı, bazen halkı İsrail aracılığıyla kendisinden uzak yaşayan, yoz, putperest, tanrısız halkları cezalandırmış, bazen de öbür uluslar aracılığıyla doğruluktan sapan halkı İsrail’i cezalandırarak terbiye etmiştir. Yargı sadece Tanrı’nın halkından olmayanlar için geçerli değildir; günahlarından dönmeyen herkes yargıya uğramıştır (Amo. 1–2. bölümler; Hez. 25; 26; 27; 28; 29; 30; 31; 32. bölümler; Yer. 46; 47; 48; 49; 50; 51; 52. bölümler; Yşa. 13; 14; 15; 16; 17; 18; 19; 20; 21; 22; 23. bölümler). İsrail halkı da RAB’bin özel olarak verdiği vaatlere ve RAB’be sırt çevirdiğinde RAB’bin yargısına uğramıştır; hatta RAB’bin vaatlerine ve ayrıcalıklara sahip olduğu halde bunu yaptığı için, en az bunları bilmeden yargıya uğrayanlar kadar yargıyı hak ettiği kesindir. İsrail halkının RAB’be ait olduğunu bilen uluslar, başlarına gelen yargının sonucunda İsrail’in Tanrısı RAB’bin üstünlüğünü ve ne olursa olsun halkına sahip çıktığını görmüşlerdir (bkz. Çık. 6; 7; 8; 9; 10; 11; 12; 13; 14. bölümler; “Hezekiel: Giriş”, Açıklamalı Kutsal Kitap [İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 2010], s. 1153-1157). Kutsal Kitap’ta İsrail halkının çoğu kez, Tanrı’nın kendilerini cezalandırdığı zaman bunu anlayamadıkları, Tanrı’ya ait bir halk oldukları için cezalandırılmaktan muaf olduklarını düşündükleri görülür (örn. Krallar kitapları, sürgünün nedeninin halkın günahları olduğunu açıklamak için yazılmıştır; bkz. “1. Krallar: Giriş”, a.g.e., s. 454-456). Tanrı’nın halkından olsun veya olmasın, Tanrı’nın yargılamasını doğru olarak algılamak ve anlamak için Tanrı’nın açıklaması gerekir (bkz. Vahiy); bu olmadan Tanrı’nın yargısını tam olarak anlamak mümkün değildir (krş. Özd. 28:5).

Mesih’in gelişinden sonraki dönemde de Tanrı’nın yargısı görülmeye devam eder. İsa Mesih’in çarmıhtaki ölümüyle Tanrı ile insan arasındaki engel duvarını kaldırması sayesinde, Mesih’e iman eden herkese Tanrı’nın halkına dâhil olma ayrıcalığı tanınmıştır (bkz. Ef. 2:11-22). Böylelikle sadece İsrail halkı değil, İsa Mesih’e iman eden herkes Tanrı’nın halkından sayılmaktadır. Mesih’in gelişiyle birlikte lütuf çağı da başlamıştır; ancak Tanrı çağlar boyunca aynıdır ve buna bağlı olarak yargılama nedenleri ve yolları değişkenlik göstermez. Günaha karşı tepkisiz kalmayacağını kilise döneminde de keskin biçimde göstermiştir (bkz. Hananya ile Safira, Elç. 5. bölüm). Eski Antlaşma döneminde belirli yasaların çiğnenmesi sonucu İsrail halkı arasından uzaklaştırılmaktı; buna benzer olarak, imanlılar topluluğunda belirli davranışları sürdürmekte ısrar eden kişiyi uzaklaştırma şeklinde bir yargılama söz konusudur (Mat. 18:15-17). Ayrıca Vahiy Kitabı’nda da Tanrı’nın belirli topluluklara ciddi uyarılarda bulunduğu görülür (bkz. Va. 2:5,16,20-23; 3:2-3,9,15-19).

Büyük Yargı Günü ve İnsanlığın Yargılanması

Kutsal Kitap’ta, “O gün”, “yargı günü”, “son gün” olarak tanımlanan bu günde herkes yargılanacaktır, çünkü insan günah işleyerek Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı. Bunun sonuçları büyük yargı gününde görülecek ve günahsız kimse olmadığı için herkes yargı sonucunda suçlu bulunacaktır.

“RAB’bin günü”nde yaşanacak “hasat”ta (bkz. Yoe. 1:15), RAB bütün ulusları yargılayacaktır (bkz. Va. 14:14-20). “RAB’bin günü”nde, (1) RAB kendisine düşman olanlar karşısında zafer kazanarak onları cezalandıracak; (2) İsrail halkı büyük sıkıntı zamanında yargılanarak arındırıldıktan sonra huzura, güvenliğe kavuşacak ve kutsanacak (bkz. İsrail’in Gönence Kavuşması); (3) RAB dünyanın gerçek hâkimi olduğunu gösterecek ve bütün insanlar O’nun RAB olduğunu görecektir (bkz. Amo. 8:9; Yşa. 2:11,17,20).

Mesih, insan başlangıçta günah işleyerek bu yargı sonucunda sonsuz cezaya mahkûm olduğu için (çünkü günahın ücreti ölümdür) ölümü hak eden insan yerine çarmıhta ölmüştür. Böylelikle büyük yargı gününde tüm insanlar (Mesih imanlıları dâhil) yargılanacak, ancak sadece Mesih imanlıları Mesih’in günahtan kurtarış sağlayan kanı sayesinde sonsuz mahkûmiyetten kurtulacaktır. İmanlılar, Tanrı’nın sağladığı kurtuluş temelinde, yaşamı boyunca yaptıkları ve amaçladıkları yargılanacak, bunlar dikkate alınarak ödüllendirilecek veya ödülden yoksun kalacaktır (1Ko. 3:10-16; 2Ko. 5:10; Rom. 14:10).

Kutsal Kitap ayetleri bibleserver.com web sitesinde yeni bir pencerede açılacaktır.

Kaynak: Açıklamalı Kutsal Kitap. (İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 2010) s. 1898-1899.

Telif Hakları © 2010 Yeni Yaşam Yayınları. İzin ile kullanılmıştır.