Sözlük, “tövbe’yi”, “bir kötülüğü bir daha yapmamaya söz vermek” şeklinde tanımlar. Ancak bu tanım, Tanrı’yla insan arasındaki ilişkilere dair hiçbir ima içermez, tamamen insani bir çabayı anlatır ve sevap kavramının özünü teşkil eder. Oysa tövbe, kişinin Tanrı’ya ve O’nun sözlerine iman etmesini engelleyen her şeye karşı bir düşünce ve tavır değişikliğidir, Tanrı yoluna dönüştür. Kendi başına tövbe, insanın yaşamını değiştiremez; çünkü bu ancak Kutsal Ruh’un yenileyen gücüyle mümkün olabilir. Tövbe eylemi, imanın “akılcı” ve “duygusal” yanıdır. Bir insana Mesih’in kimliği ve eylemlerinin eşsizliği (İbraniler Kitabı’nda detaylarıyla açıklanır), iman etmenin getirdiği ayrıcalık (Flp. 3:4-9) ve insanın içinde bulunduğu çaresizlik (Rom. 1:18-3:20) açıklandığında ve o insan “sadece Mesih’e iman” ettiğinde, onun, gerçek kurtuluş getirecek ölçüde tövbe ettiği kabul edilir.

Eski Antlaşma’da günah işleyen İsrail halkı veya bireyler, Tanrı’nın genellikle peygamberler aracılığıyla yaptığı antlaşmaya geri dönme çağrısına karşılık verirlerdi (örn. Yer. 4:1-4; Zek. 1:2-6). Eğer bir Yahudi henüz İsrail topluluğunun iman eden bir üyesi değilse, Yeni Antlaşma’da olduğu gibi, Tanrı’nın o güne dek açıkladığı vaatlere iman etmesi gerekiyordu (örn. Yar. 15:6; Hab. 2:4).

Yeni Antlaşma’da İsa, İsrail halkını bir kez daha Tanrı’yla paydaşlık kurmak için antlaşma yapmaya çağırmaktadır. Kurtuluş sağlayan bu yeni antlaşmada tövbe bir koşul değil, Mesih’e iman etmeye dayanan bir fikir değişikliğidir; bu çağrı öncelikle Yahudiler’e yöneliktir (Mat. 3. bölüm; Elç. 19:1-5). Kutsal Kitap’ın hiçbir yerinde, Mesih’e iman etmenin, günaha mahkûmiyetten kurtulmak için yetersiz olduğu ima edilmez. Örneğin, Pavlus, Romalılar ve Galatyalılar mektuplarında kurtuluş koşullarını anlatırken tövbe kavramından söz etmez; Yuhanna da yazdığı Müjde’de tövbe etmeyi bir kurtuluş koşulu olarak saymaz. Tövbe, kurtuluş koşulunu tanımlamak için kullanılan bir sözcüktür (Elç. 2:38; 3:19-20; 17:30; 2Pe. 3:9). Elçilerin, İsa’nın diriliş olayının ardından günahların bağışlanması için tövbe çağrısı yapmaları gerekmiştir (Luk. 24:44-47). Birçok insan Yeni Antlaşma’da geçen tövbe sözcüğünü, “pişmanlık duymak, günah yüzünden acı çekmek, günahtan dönmek” şeklinde yorumlar, ancak pişmanlık duymak ve acı çekmek, tövbeyle aynı anlama gelmez. Korintliler Tanrı’nın isteğiyle “acı çekmiş” ve bu acı onları tövbeye yöneltmiştir (2Ko. 7:9-10). “Tövbe etmek” fiili, yaşamın yenilenmesi değil, “düşüncenin değişmesi” anlamındadır; bu da Mesih imanlısı olmayanların yapamayacağı bir şeydir (Rom. 7:13-25). Eğer bir kimse gerçekten ve derinden yaşamını değiştirebilseydi, bu durumda Mesih’in çarmıhtaki ölümüne hiç gerek kalmazdı; üstelik Kutsal Yasa’yı yerine getirmek de mümkün olurdu. Pavlus, Tanrı’nın ebedi tasarısına göre bunların ikisinin de mümkün olmayacağını belirtir (krş. Galatyalılar Kitabı).

Yeni Antlaşma’da, yararsız ve yaşam içermeyen eylemlerden, Mesih, Tanrı ve günah hakkındaki yanlış düşüncelerden tövbe etmekten de söz edilir. 2. Timoteos 2:25’te tövbe, yanlış anlaşılmış konular hakkında “gerçeği anlamak” olarak tanımlanır. Mesih imanlısı olmayanların kendilerini Mesih’e inanmaktan alıkoyan her şey hakkındaki düşüncelerini değiştirmeleri gerekmektedir. Tövbeye çağrı yapılan iki yerde (Elç.2:38; 17:30) insanların verdiği tepki “sözü benimsemek”, “imanlı olmak” (Elç. 2:41,44) ve “inanmak”tır (17:34).

Kutsal Kitap ayetleri bibleserver.com web sitesinde yeni bir pencerede açılacaktır.

Kaynak: Açıklamalı Kutsal Kitap. (İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 2010) s. 1438.

Telif Hakları © 2010 Yeni Yaşam Yayınları. İzin ile kullanılmıştır.