Tapınma, “Tanrı’yla doğru bir şekilde bağlantı kurmak veya karşılaşmak” olarak tanımlanabilir. Kutsal Kitap’a göre Tanrı her şeyi yoktan var etmiştir. Evrendeki canlı cansız her şey ancak Tanrı’nın “var etme armağanı”yla mevcuttur: Varlığımızı eşsiz olan bu Yaratan’a borçluyuz. Bütün varlıklar yaratık olarak eşit düzeydedir ve asla tapınılmaya layık olamaz. Her şeyi yaratan biricik Tanrı’ya karşı gösterilecek tek makul davranış, tapınmaktır. Her şeyi Yaratan’a, ebedi tahtında oturup her şeyin üzerinde egemenlik sürdüğü için tapınılır (Mez. 99:1-3).

Tapınma, Tanrı’dan aldıklarımıza değil, aldıklarımızı veren Tanrı’ya odaklanır. Kutsal Kitap’a uygun tapınma, hem sevinç hem de ciddiyet içinde gerçekleşmeli ve insanların arzu ve ihtiyaçları değil, Tanrı’nın vahyi üzerine temellenmelidir. Yeni Antlaşma imanlısı için tapınma, sadece “pazar ibadeti” değil, Tanrı’ya tamamen adanmış bir yaşam biçimi olmalıdır (Rom. 12:1-2). İmanlıların bir araya gelmelerinin asıl amacı tapınma değil, ruhsal büyümedir; o günkü tapınma bireyin günlük tapınmasının topluluk olarak devamıdır (Ef. 4:11-16).

Tapınmanın başlıca unsuru, Tanrı’nın eylemlerini ve bu eylemlerin O’nun karakterini nasıl yansıttığını “anmaktır”. Tapınma, imanlının bilinçli katılımını gerektirir; eğer Tanrı bilgimiz eksikse, tapınmamız da zayıf kalacaktır. Tanrıbilim, tapınmamızı geliştirir ve tapınma Tanrı hakkındaki bilgimizi derinleştirir. Tapınmamız, sahip olduğumuz imanı ne kadar iyi anladığımızı gösterir. Bununla birlikte tapınma, bilinci olduğu kadar duyguları ve ruhu da kaplamalıdır. Kutsal Kitap’a dayalı tapınma Üçlübirlik temelinde bir eylemdir; Mesih’in çarmıhtaki ölümü ve dirilişi, Baba’ya tapınmak için bizi Oğul’la birleştiren Kutsal Ruh’un verilmesini sağlamıştır.

Tapınma aracı olan müzik bir “amaç” için yaratılmıştır. Müzik toplum yaşamını biçimlendirir ve güçlendirir. Müzik tapınmaya kendine özgü bir güç katar. Kutsal Kitap’ta karşılaşılan alışılagelmiş tapınma aracı ezgiler olduğu halde, Kutsal Yazılar müzikten çokça söz etmez. Söylenen veya ezgi biçiminde seslendirilen sözler (yani, mezmurların sözlü biçimde okunarak veya ezgi biçiminde seslendirilerek duyurulması) tapınmanın temel unsurunu oluşturuyordu. Ezgiler RAB’be hitaben söylenmekle birlikte, aynı zamanda öğretici yanları da bulunuyordu (krş. Kol. 3:16).

Tapınma hem Tanrı’nın yüceliğini hem de topluluğun birliğini yansıtır nitelikte olmalıdır. Böylece iki imanlının arası bozulduğunda birbiriyle barışmadıkça onların Tanrı’ya tapınmaları uygun değildir (bkz. Mat. 5:23-24; Mar. 11:25). Tapınma, bir Hıristiyan’ın yaşamında değişimin başlaması için gereklidir, zira “daha iyi” bir şeye tanık olmadığı müddetçe imanlı bulunduğu konumu koruma eğilimi gösterir. Ne var ki, tapınma eyleminde gizli bir ayartı da vardır: “Tanrı’ya yaklaşmaya” odaklanmak, dikkatimizi bizzat Tanrı’nın kendisinden ve tapınma eyleminden uzaklaştırabilir. Tapınma sırasında ahlâksal paklık şarttır. Mezmurlar’da açıkça belirtildiği üzere, “ruhta ve gerçekte” (Yu. 4:24) tapınan imanlılar, Tanrı’nın sözünün hakikatine dayanırlar ve Kutsal Ruh’un rehberliği altında sevinçlerini, hayalkırıklıklarını, tutumlarını “Tanrı’yla karşılaşmanın” canlı unsurları haline getirirler. Sessizlik, hayranlık ve derin derin düşünmek de tapınmanın önemli öğeleridir; bunlar imanlının Tanrı’nın gizeminden zevk almasına yardımcı olur.

Sanat, dans, nesneler, tiyatro ve benzeri etkinliklerin tapınmada kullanımı sadece tapınma amaçlı olmalı, yani Tanrı’ya yaklaşmaya yönlendirmelidir. Bu etkinlikler kendi başlarına çekim merkezi olmamalı, yapılan her şeyde sadelik ve netlik esas olmalıdır.

Tapınma, Eski Antlaşma’nın odak noktasıdır (krş. Çık. 23; 24; 25; 26; 27; 28; 29; 30; 31; Lev. 1; 2; 3; 4; 5; 6; 7; 8; 9; 10). Kurtuluşa kavuşan halkın Yüce Kralı’na yanıtıdır. Hıristiyanlar, kurtuluşlarını İsa’ya borçlu oldukları için O’na tapınırlar. İsa’ya tapınma konusunda Vahiy Kitabı’nın mesajı açıktır: İsa tapınılmaya layıktır, çünkü biricik tanrısal kimliğe sahiptir, yani, Tanrı’nın kendisidir. Tapınmanın bu anlamı ve önemi belirgin bir şekilde Vahiy Kitabı’nın son bölümlerinde ortaya konur. Yuhanna, bu tanrısal vahyi ileten görkemli meleğe tapınmaya çalışınca, “Sakın yapma… Tanrı’ya tap” diye katı bir şekilde uyarılır (Va. 19:9-10; 22:8-9).

İlk Hıristiyanlar’ın İsa’ya bir yanlış anlamanın sonucunda tapınmış olması olası değildir. Başka ülkelerden gelen insanlardan veya Yunan felsefesinden etkilenmiş de değillerdir. İlk Hıristiyanlar’ın İsa’ya tapınması, “Yahudi tektanrıcılık geleneği içinde meydana gelen bir gelişme olarak görülmelidir. Bu gelişmeyle birlikte Yahudi kökenli Hıristiyanlar, İsa’yı tek Tanrı gerçeğine dâhil ederek O’na tapınmışlardır.”

Kutsal Kitap ayetleri bibleserver.com web sitesinde yeni bir pencerede açılacaktır.

Kaynak: Açıklamalı Kutsal Kitap. (İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 2010) s. 741-742.

Telif Hakları © 2010 Yeni Yaşam Yayınları. İzin ile kullanılmıştır.