Kutsal Kitap, her biri uygun biçimde anlaşılması için doğru yaklaşımla okunmayı gerektiren birçok farklı edebi türden oluşmaktadır. Kutsal Kitap’ta benzetmeler, bilgelik sözleri, peygamberlik bildirileri, şiirler, dünyanın sonuna ilişkin (apokaliptik) yazılar, mektuplar, öyküler, yasalar, tarihi belgeler, ilahiler ve ezgiler bulunur. Bu farklı türdeki metinler okunurken, her biri için genel yorumlama kurallarının (bağlam, dilbilgisi ve sözdizimi, tarih ve kültür) uygulanması gerekmektedir. Aynı zamanda, edebi türler arasındaki farklılıklar da gereğinden fazla abartılmamalıdır. Bu farklılıklar Tanrı’nın, sözünü bildirmek üzere seçtiği kişilerin görev, bilgi, yetenek ve karakter farklılığından kaynaklanır (bkz. Kutsal Yazılar’ın Yetkisi).

Eski Antlaşma bilgelik edebiyatı bakımından büyük bir zenginlik barındırır (özellikle Eyüp, Vaiz, Süleyman’ın Özdeyişleri ve Ezgilerin Ezgisi). İÖ üçüncü binyılın sonlarında Sümerler’le başlayan, Mısırlılar’ı ve diğer eski halkları kapsayan bu edebiyat geleneği dâhilinde zengin bir özdeyiş, bilmece ve düşündürücü makale harmanı görülür (bkz. Özd. 9:7-9; bkz. örn. Mısır, 1Kr. 4:30; Fenike, Hez. 28:4-7; Babil, Dan. 2:24). Kral Süleyman, bu edebiyat türünün İsrail’de yaygınlaşmasını sağlayan kişi olmuştur. Her ne kadar çevre kültürlerin yazıtlarında bilgece sözler bakımından bazı benzerlikler bulunsa da, İsrail’e özgü bilgelik edebiyatının bir emsali yoktur. Diğer kültürlerin çok tanrıcı bilgelik anlayışının aksine, metinlerde çok sayıda (örn. Vaiz’de 32 kez) “Tanrı” ifadesi geçer. Bilgelik yazıları yorumlanırken metin bir bütün olarak ele alınmalıdır. Diğer bir deyişle bir konu hakkındaki bir veya iki özdeyiş kendi başlarına ele alınmamalı, bu konuya ilişkin tüm özdeyişler birlikte yorumlanmalıdır.

Şiirsel metinleri anlamanın yolu, paralel mısraların uygun biçimde okunmasından geçer. Şiirin ikinci veya üçüncü mısrası, ilk mısradaki ifadeyi pekiştirir. Mezmurlar’da olduğu gibi şiirsel yapı metnin tümüne hâkim de olabilir, tarihsel bir metnin içinde bir övgü ilahisi veya ağıt olarak da kendini gösterebilir. Bu durumda da şiir, metnin genel içeriği, yaşanan olaylar ve şiirin amacı dikkate alınarak yorumlanır.

Tanrı’nın dünya ve insanlığa yönelik tasarıyla, özellikle kötülük üzerinde kazanılacak mutlak zaferle ilgili gelecekte olacak olayların açıklandığı apokaliptik edebiyat, simgeler, semboller, sırları açıklayan melekler ve görümlerle doludur. Apokaliptik edebiyatın amacı sıkıntı çeken imanlıları güçlendirmektir. Birçok simgesel ifade ve benzetme içermeleri nedeniyle, dünyanın sonuna ilişkin apokaliptik yazılar ile peygamberlik bildirilerini yorumlamak güçtür. Bununla birlikte, bu metinlerin anlaşılabilmesi için diğer türlerde olduğu gibi tarih, bağlam, amaç ve yapısal özelliklerin titizlikle incelenmesi gerekir. Metin, yazıldığı dönemin koşulları ve yazarın genel üslubu göz önüne alınarak, tarihsel ve dilbilgisel açıdan ele alınmalıdır; aksi takdirde yorumlanması imkânsız hale gelecektir. Okuyucu herhangi bir ayeti yorumlarken dünyanın sonuyla ilgili bir ima arayışına girmeden önce, ayette yazılanların tarihte yerine gelip gelmediğini dikkate almalıdır.

İncil’in ilk dört bölümünü oluşturan kısımda İsa Mesih’in hayatı aktarılır ve bu kısımların her biri Müjde olarak adlandırılır (ayrıca bkz. İncil Nedir?). Müjdeler, okuyucuyu anlatının gerçekliğine ikna etmek üzere yazılmış teolojik yaşamöyküleridir. Müjdeler birbirlerini tamamlar; her birinin vurgusu ve ayrıntısı dikkati başka yöne çekme amaçlı olduğundan dolayı, aynı olayların aktarıldığı kısımları birebir olarak karşılaştırarak olayı doğrulamaya çalışmak hatalı olur. Her bir Müjde, İsa Mesih’in yaşamının farklı bir yönünü vurgular ancak her zaman olayları oluş sırasına göre aktarmaz. Müjdeler yorumlanırken, teolojik ve tarihsel unsurlar birbirleriyle çatıştırılmamalıdır.

Elçilerin İşleri ve Eski Antlaşma’daki ağırlıklı olarak tarihsel bilgi içeren kitaplar, teolojik tarih yazılarıdır. Yazarın amacı, aktarmayı seçtiği olay ve sunum biçimi değerlendirilerek görülebilir; bu arada “yazar”ın, Tanrı’nın yönlendirişi ve isteği üzerine olayları kayda geçen kişi olduğunu unutmayalım (bkz. Kutsal Yazılar’ın Yetkisi). Metin, bazen yoğun olarak tarihsel kayıtlardan ibaret olsa da (Çölde Sayım Kitabı’nda olduğu gibi), geniş anlamda ele alındığında yine Tanrı’nın dünya veya insanlık için bir tasarısıyla ilişkili olduğu anlaşılacaktır. Tarihsel kitaplar, öncelikle bir davranışı önermek üzere yazılmadığı için aktarılan olaylarda kötü ve olumsuz örneklere de yer verilir. Yine de bu olayların sonucunda yaşananlar göz önüne alınarak Tanrı’nın karakteri ve doğrulukla ilgili ölçütü hakkında fikir sahibi olunabilir, bu şekilde bunlardan ders çıkarılabilir.

İncil’de, çoğu Pavlus’un çeşitli topluluklara gönderdiği mektuplardan oluşan metinlerin ilk cümleleri çoğunlukla mektubun konusunu belirtir. Mektubun anlaşılabilmesi için mektubun başından sonuna dek savunduğu düşünce ve mektubun ilk yazıldığı kişilerin kimliği ile bulundukları durum dikkate alınmalıdır. Mektup olarak yazıldıkları için her mektupta olduğu gibi selamlama ve iyi dileklerde bulunulur, kişiye özel öğüt ve istekler iletilir.

Kutsal Kitap ayetleri bibleserver.com web sitesinde yeni bir pencerede açılacaktır.

Kaynak: Açıklamalı Kutsal Kitap. (İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 2010) s. 6.

Telif Hakları © 2010 Yeni Yaşam Yayınları. İzin ile kullanılmıştır.